İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, parlamento muhabirleri ile iftarda bir araya geldi.
Dervişoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte siyasetin kişiselleştirildiğini ve kurumlar üzerinden yapılmadığını belirterek, “Ben dönemin başından beri söylüyorum; siyaset kişiselleştirildi ve kurumlar üzerinden yapılmıyor. Bu sistemin devam etmesi ve sistemin kendisine makam bahşetmesi münasebetiyle, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar grubunun iştahını kabartıyor. Siyasi rakiplerine her türlü şeyi yapabilecek bir kudretin sahibi olarak görüyorlar kendilerini. Savaş meydanlarında bile gazetecilere müsamaha gösteriliyor ama bugün gazeteciler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Devletin kurumlarının, gazeteleri ve televizyonları tehdit ettiğine şahit oluyorsunuz. Siyasetin üzerindeki yargı kılıcı, ‘Demokles’in kılıcı’ gibi sallanmaya devam ediyor. İstanbul’da yaşananlar hukuk garabetidir. Burada işlenmiş bir suç söz konusu olsa, o kadar insan meydana gelmez. Suç için kimse birini korumak için meydanları doldurmaz” ifadelerini kullandı.
‘PROVAKASYONLAR OLABİLİR’
11 aylık genel başkanlığı süresince adliye, cezaevi ve karakollara gidip geldiğini belirten Dervişoğlu, Türkiye’nin demokratik ve hukuk devleti vasıflarından uzaklaşmaya başladığını söyledi. Görevden uzaklaştırılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması ile başlayan sokak olaylarını değerlendiren Dervişoğlu, “Bu toplumun gençlerden başka güvenecek hiçbir şeyi yok. Onların sokağa çıkması benim için hiç sürpriz olmadı. 12 Eylül askeri darbesinden sonra özellikle gençlerin depolitize edilmesine yönelik çok ciddi adımlar atılmıştır. Ama Türk gençliği kendisine emanet edilen Cumhuriyeti koruyup kollama görevini üstlenecek bir birikime sahip olduğunu ortaya koydu. Yarın da bu böyle devam edecek. Tek tesellim şu; gençler bizim zamanımızdaki gençler gibi değil, daha sorumlu davranıyorlar. Marjinal grupların içlerine sızmalarına izin vermeyecek bir sorumluluk duygusuyla hareket ediyorlar. Ama bunu uzun müddet sürdürebilirler mi bilmiyorum; çünkü profesyonel gruplarla karşılaştıklarında onları da töhmet altına alabilecek gelişmeler yaşanabilir, provokasyonlar olabilir” diye konuştu.
Ekrem İmamoğlu’nu önümüzdeki günlerde ziyaret edeceğini ifade eden Müsavat Dervişoğlu, “Cuma günü bayram ile ilgili açık görüşler başlayacak. Onlar aileleriyle görüşecekler. İçeride de çok sayıda tanıdığımız var. Geçen gittiğimde, bilerek pazar günü gittim ki kimseyi görmeyeyim yoksa normal görüş yerine gidiyorsun ve herkesi de tanıyorsun. Çok ilginç, yani böyle bir durum var. Oranın düzenine de zarar vermek istemiyorum. Ekrem Bey’i ziyaret edeceğim” dedi.
‘KASET KUMPASLARINI HATIRLATMIYOR MU’
Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Turpun büyüğü heybede’ sözlerine ilişkin, “Bu doğrudan doğruya şantajdır. ‘Ailelerinin yüzüne bakamaz’ demek nedir? Bu şimdi 2011 yılındaki kaset kumpaslarını hatırlatmıyor mu? Ne demek ya, ailelerinin yüzüne bakamazlar? Bir cumhurbaşkanı, hem de mübarek gün, onun da evlatları var. İnsanlar bize evlatlarını emanet ediyor. Bu lafı ederken çok doğru düşünülmesi icap ediyor, özellikle de cumhurbaşkanıysa. Şu turpun büyüğünü de küçüğünü de bizle ilgili neyi varsa bir çıkarsın da insan kendinden şüpheleniyor. Benim kendim ile ilgili bir şeyim yok da geride bıraktığımız dönemde birçok insanı yaktılar” değerlendirmesinde bulundu.
‘CHP’NİN İÇ MESELESİ’
Siyasi hayatının hiçbir döneminde kayyım atamalarını savunmadığını vurgulayan Müsavat Dervişoğlu, CHP’nin İstanbul İl Kongresi’nin iptal edilmesi ile ilgili iddialara, “Bu durum CHP’nin iç meselesi, CHP kongresinin adil bir biçimde yapılıp yapılmadığı, kongre süreçlerinin takvimi üzerinden değerlendirilir. Seçim Kurulu’na itiraz da bulunursunuz, onlar değerlendirir ve karara bağlar. Neredeyse 1,5 yılı geçmiş, bana çok abes bir şey gibi geliyor. Ayrıca, ‘Partiye kayyım atayacaklar, ben acil olağanüstü kongre yapayım’ demek de bana çok mantıklı gelmiyor. Bunlarda istediğiniz zaman olağan dönemleri, olağanüstü dönemlere evirebiliyorsunuz. Böyle bir şey olur mu? Demek heybede biriktirdiği oydu, sonra çıkıyor bütün sorumluluğu üstünden atmak için ‘CHP’liler şikayet ediyor’ diyor. ‘Parti içinde sanki muhbirler ve ispiyoncular var’ diye bir hissiyat yaratarak, parti içinde bir güvensizlik ortamı oluşturuyor” ifadelerini kullandı.
